24 Haziran 2016 Cuma

Akrepler Hakkında Bilmedikleriniz

Akrepler Hakkında Bilmedikleriniz

Örümceğimsiler sınıfından omurgasız hayvanlar olan akreplerin en küçüğü 1.3 cm' yi aşmayan, en büyükleriyse 20 cm' yi bulan çeşitli türleri bulunur. Havayı soluyarak yaşamaya başlayan canlıların en eskilerden biri olan akrepler takımını oluştururlar.

Akrep Türleri

600 farklı türü kapsadıkları bilinen akrepler, Silüryen' den (Birinci Zaman) başlayarak evrim geçirmişlerdir.
Akreplere çoğunlukla sıcak, tropikal ve astropikal ülkelerde rastlanır. Bazıları topraktaki küçük oyuklarda, taşların altında ya da kazdıkları yuvalarda yaşar; bazıları nemli bir ortamı, bazıları da kurak çöl bölgelerini seçer. Belisarius xambeui gibi bazı akrep türleri de mağaralarda yaşar. Akrepler, insanlarla birlikte yaşamaktan hoşlanan ve evlere yerleşmeye çalışan hayvanlardır. Kör Belisarius' un  yanı sıra, Fransız böcekbilimcisi Fabre' in incelediği 7 cm boyunda büyük sarı akrep (Buthus occitanus) ve boyu her zaman 4 cm' nin altında olan küçük siyah akrep (Euscorpius), evlerde yaşamaktan en çok hoşlanan akreplerdir. Küçük siyah akrep, evlerde yaşayan sinekleri avlayarak beslenir ve sokması genellikle pek tehlikeli değildir. Büyük sarı akrep daha tehlikelidir ama, bu özelliği yalnızca büyük olmasından kaynaklanmaz Çünkü Ekvator Afrika' sında yaşayan Euscorpius imperator, boyunun 20 cm' yi bulmasına karşılık, küçük siyah akrep gibi tehlikesizdir.
En tehlikeli akrepler ekvator bölgelerindeki akreplerdir; bunların büyük boyda olanlarının bir tek kez sokması bile insanın ölümüne yol açabilir. Akrebin zehri özellikle böcekleri, örümcekleri ve çokayaklıları felce uğratır. Akrepler yalnız yaşayan, yerleşik, daha çok geceleri ortaya çıkan hayvanlardır. Bir başka özellikleri de, çiftleşmeden önce "çiftleşme dansı" denilen bazı hareketler yapmalarıdır.


Akreplerin Çiftleşme Dansı

Akrep, gündüzleri bir taşın altına sığınır, besinini yalnız geceleri arar. Çiftleşme mevsiminde akreplerin birbirlerine daha çok ilgi gösterdikleri gözlemlenmiş, çiftleşmelerini ya da çiftleşme öncesi davranışlarını en iyi betimleyen gene Fabre olmuştur.
Fabre, iki akrebin çiftleşmesini şöyle anlatır; Birinin karnı şişik ve koyudur; bu dişi akreptir; daha ince, soluk renkli olansa erkek akreptir. Her ikisi de önce kuyruklarını sarmal biçime sokup gezinirler. Bu sırada erkek akrep, dişinin kıskacından tutarak bir geri çeker, bir ileri iter; bu yön değiştirme sırasında, erkek akrep bir yarım dönüş yaparak dişinin yanına sokulur ve onun yere yatmış olan  kuyruğunu okşar. Erkeğin dişisine bu kur yapması, çiftleşmenin gözlerden uzak bir köşede, kaya altındaki, bir barınakta sonuçlanmasına kadar saatlerce sürer. İşte o ana kadar son derece uysal olan dişi akrep, çiftleşmeden sonra, tıpkı örümceklerin ya da peygamberdevelerinin yaptığı gibi erkeğine saldırır ve erkek yeterince çabuk davranıp kaçmazsa, onu parçalayarak yer.

Akrebin Zehri

Akrebin gerçek anlamda bir ağız yapısı yoktur. Yakaladığı avını önce karın kıskaçlarıyla ezip öğütür; daha sonra bu besini, tam kalçalarının arasında yer alan kenarı keskin ayaklarıyla bir bulamaç haline dönüştürür; sonunda da bu bulamacı ağzıyla emer. Bu aslında, hayvanlar arasında rastlanan son derece eski bir çiğneme çeşididir ve akrebin havayı solumaya başlayan ilk eklembacaklılardan biri, hatta belki de ilki olduğunun kanıtlarından biri sayılır.
Bu arada bilinmesi gereken önemli noktalardan biri de, akrebin zehri' ni harcama konusunda tutumlu olduğudur: Ancak yakaladığı av kurtulmak için güçlü bir çaba gösterirse ya da bir saldırı karşısında kalırsa zehrini hiç duraksamadan kullanır. Yılanlardaki gibi akreplerin zehri de, zehirlenmeye karşı serum yapımında kullanılır. Bunun için, bir atın ( ya da eşek, keçi gibi bir başka evcil hayvan) zehre karşı bağışıklık kazanması sağlanır ve bağışıklık elde edilince, atın kanından tedavi amacıyla kullanılan serum yapılır. Bu serum, akrebin sokmasından en çok birkaç saat sonra verilirse yararlı olabilir; aksi taktirde akrep tarafından sokulan kişi ölebilir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder