27 Haziran 2016 Pazartesi

Cadı Maki ve Makimsilerin Özellikleri

Cadı Maki ve Makimsilerin Özellikleri

    Maksimler, omurgalı hayvanların primatlar takımından memeli hayvanlar attımına üyedirler. İlkel primatlar arasında yer alan maksimler (Lemuroidea) alttakımı, biraz maymun görünümünde olan, ama böcekçillere özgü bazı özelliklerini koruyan, ağaçta yaşayan memelileri kapsar.
Makimsilerin ortaya çıkış tarihi ancak 70 milyon yıl öncesine rastlar, ama Avrupa' da ve Kuzey Amerika' da, daha sonra da Tarih öncesi dönemlere kadar, gorile benzeyen Megaladapia gibi dev yapılı türlerin bulunduğu Madagaskar' da farklı biçimlerde gelişme göstermişlerdir.
Günümüzde makimsilerin evrim kolu, maymunlarınkinden iyice ayrılmıştır ve gerileme halinde olduğu sanılmaktadır. bu hayvanlar, Madagaskar' da maki (Lemur Cinsi) ve ay-ay olmak üzere iki özel tiple, Kara Afrika' da galagolar ve pottolarla, tropikal Asya' da da lorilerle temsil edilirler.
Makimsilerin çeşitli tipleri, birbirlerinden, az belirgin anatomi ayrıntılarıyla dişleri, çenenin ve kulak davulunun yapısı gibi özelliklerden ayırt edilirler, ama tümü de birbirine benzer görünümündedir; sivri burunları ve birbirine yakın iri gözleriyle maymun ve kediyi anımsatırlar.

Makimsiler ve Lemurlar

Bu hayvanlar, tropikal ormanlarda ağaçlar üstünde yaşarlar; hatta bazıları burada yapraklardan büyük yuvalar yaparlar. Genellikle gece hareket eden bu hayvanlara hareketlerinin yavaşlığından dolayı uykucu adı verilmiştir. Makimsilerin elleri ve ayakları tutucu tiptedir, besinlerini oluşturan meyve 
ve böcekleri ustalıkla yakalamaya yarar. Tüyleri çoğunlukla esmer renkli ve kısadır ama bazı Madagaskar türlerinin siyah ve beyaz desenli uzun tüyleri, bazılarının geniş bir yakalığı ve sorguç biçiminde bir kuyruğu vardır.  
Makimsilerin toplumsal yaşamı koku alma, ses çıkarma ilişkileriyle düzenlenmiştir. Sesleri oldukça güçlüdür, geceleri tropikal ormanda çınlar; sesin, topluluk halinde yaşayan türlerin bir araya toplanmasında, yalnız yaşayan türlerinse yaşam bölgelerini korumada ve çiftleşme döneminde dişiyi çağırmada önemli rolü vardır. Yalnız yaşayan türler, kişisel yaşam bölgelerini, koklamayla tanınabilen özel işaretlerle belirlerler. Sözgelimi galagolar, ayak tabanlarına birkaç damla sidik sürerler; makiler de kuyruklarını koltuk altlarında bulunan koku bezlerinden geçirerek bulundukları yerleri kokuyla belirtmiş olurlar.


Cadı Makilerin Özellikleri Nelerdir?

Cadı Maki (Tarsier) alttakımı, makimsiler alttakımıyla aynı zamanda ve aynı yerde, yani Batı Avrupa ve Kuzey Amerika' da ortaya çıkmıştır. Bu kol, gece yaşamına uymuş olmasıyla öbürlerinden hemen ayrılmıştır ve günümüzde yalnızca, Malezya adalarının ormanlarında yaşayan Tarsius cinsiyle temsil edilir. Cadı Makiler, ince uzun bir kuyrukla son bulan yuvarlak görünümü, tarazlanmış tüyleri ve kendini gözleyenlere, merakla uzun uzun bakan koyu renkli iri gözleriyle oldukça garip küçük bir ağaç hayvanıdır. İnce parmaklarıyla ağaç kabuklarının yarıkları arasında yaşayan böcekleri çıkarıp yerler.

24 Haziran 2016 Cuma

Akciğerli Balık Türleri

Akciğerli Balık Türleri

Kemikli balıklar alt sınıfında yer alan ve tropikal bölgelerde yaşayan tatlı su balıkları. Akciğerleri (bir ya da iki) yemek borusunun dallara ayrılmasından oluşan ve altçenelerinin yapısı, iskeletleri, yüzgeçleri bakımından eski çağlardan kalma özellikler gösteren bu balıklar, Devonyen devrinde ortaya çıkmış ve günümüze kadar pek evrim geçirmemiş "yaşayan fosiller" dir. (Devonyen' de de denizlerde bazı akciğerli balık türleri vardı ama, bu balıklar çok geçmeden tatlı sularda yaşamaya başladılar.)
Akciğerli Balıklar da, karaciğerlerin yanı sıra solungaçlar da bulunur ve çift solunum, biyolojilerinin temelini oluşturur. Afrika, Avustralya ve Güney Amerika' ya dağılmış olan akciğerli balıklardan senegal balıkçı balığının (Protopterus cinsi) tropikal Afrika' da üç türü yaşar.

Senegal Balıkçı Balığı

Senegal balıkçı balığı, 80 cm boyunda, gövdesi uzun, zeytin yeşili renginde bir balıktır, pulları derisinin içinde gizlidir. Orta yüzgeçleri kuyruğunun etrafında bir tek yüzgeç biçiminde birleşir. Uzun, çift yüzgeçleriyse dipten destek almasını sağlar. Yağmur mevsiminde tıpkı yılan balığı gibi küçük göllerde yüzen senegal balıkçı balığı, kuraklık dönemi geldiğinde, başka balıklar suların geri çekilişini izleyerek bulundukları yerlerden ayrılırken çamurun içine dalar; orada ağzıyla kendine bir yuva kazar ve salgıladığı maddeyle oluşturduğu bir kozanın içine kapanır. Bu kozanın içinde akciğeri yardımıyla yaşar ve hava soluyabilmek için, bataklık yüzeyine ulaşan bir çeşit tüp geliştirir.

Barramunda Balığı

Avustralya' da yaşayan Barramunda Balığı (Neoceratodus cinsi), 1.25 metre uzunluğunda, 10 kilo ağırlığına ulaşabilen bir balıktır. Güney Amerika' da yaşayan akciğerli balık türü ise (Karamaru cinsi) senegal balıkçı balığına daha çok benzer.
Akciğerli Balık Türleri gelişimleri esnasında, dış solungaçları bulunmayan bir kurtçuk dönemi geçirirler. Başlıca düşmanları timsahlardır ve yerliler tarafından da avlanabilirler.


Akrepler Hakkında Bilmedikleriniz

Akrepler Hakkında Bilmedikleriniz

Örümceğimsiler sınıfından omurgasız hayvanlar olan akreplerin en küçüğü 1.3 cm' yi aşmayan, en büyükleriyse 20 cm' yi bulan çeşitli türleri bulunur. Havayı soluyarak yaşamaya başlayan canlıların en eskilerden biri olan akrepler takımını oluştururlar.

Akrep Türleri

600 farklı türü kapsadıkları bilinen akrepler, Silüryen' den (Birinci Zaman) başlayarak evrim geçirmişlerdir.
Akreplere çoğunlukla sıcak, tropikal ve astropikal ülkelerde rastlanır. Bazıları topraktaki küçük oyuklarda, taşların altında ya da kazdıkları yuvalarda yaşar; bazıları nemli bir ortamı, bazıları da kurak çöl bölgelerini seçer. Belisarius xambeui gibi bazı akrep türleri de mağaralarda yaşar. Akrepler, insanlarla birlikte yaşamaktan hoşlanan ve evlere yerleşmeye çalışan hayvanlardır. Kör Belisarius' un  yanı sıra, Fransız böcekbilimcisi Fabre' in incelediği 7 cm boyunda büyük sarı akrep (Buthus occitanus) ve boyu her zaman 4 cm' nin altında olan küçük siyah akrep (Euscorpius), evlerde yaşamaktan en çok hoşlanan akreplerdir. Küçük siyah akrep, evlerde yaşayan sinekleri avlayarak beslenir ve sokması genellikle pek tehlikeli değildir. Büyük sarı akrep daha tehlikelidir ama, bu özelliği yalnızca büyük olmasından kaynaklanmaz Çünkü Ekvator Afrika' sında yaşayan Euscorpius imperator, boyunun 20 cm' yi bulmasına karşılık, küçük siyah akrep gibi tehlikesizdir.
En tehlikeli akrepler ekvator bölgelerindeki akreplerdir; bunların büyük boyda olanlarının bir tek kez sokması bile insanın ölümüne yol açabilir. Akrebin zehri özellikle böcekleri, örümcekleri ve çokayaklıları felce uğratır. Akrepler yalnız yaşayan, yerleşik, daha çok geceleri ortaya çıkan hayvanlardır. Bir başka özellikleri de, çiftleşmeden önce "çiftleşme dansı" denilen bazı hareketler yapmalarıdır.


Akreplerin Çiftleşme Dansı

Akrep, gündüzleri bir taşın altına sığınır, besinini yalnız geceleri arar. Çiftleşme mevsiminde akreplerin birbirlerine daha çok ilgi gösterdikleri gözlemlenmiş, çiftleşmelerini ya da çiftleşme öncesi davranışlarını en iyi betimleyen gene Fabre olmuştur.
Fabre, iki akrebin çiftleşmesini şöyle anlatır; Birinin karnı şişik ve koyudur; bu dişi akreptir; daha ince, soluk renkli olansa erkek akreptir. Her ikisi de önce kuyruklarını sarmal biçime sokup gezinirler. Bu sırada erkek akrep, dişinin kıskacından tutarak bir geri çeker, bir ileri iter; bu yön değiştirme sırasında, erkek akrep bir yarım dönüş yaparak dişinin yanına sokulur ve onun yere yatmış olan  kuyruğunu okşar. Erkeğin dişisine bu kur yapması, çiftleşmenin gözlerden uzak bir köşede, kaya altındaki, bir barınakta sonuçlanmasına kadar saatlerce sürer. İşte o ana kadar son derece uysal olan dişi akrep, çiftleşmeden sonra, tıpkı örümceklerin ya da peygamberdevelerinin yaptığı gibi erkeğine saldırır ve erkek yeterince çabuk davranıp kaçmazsa, onu parçalayarak yer.

Akrebin Zehri

Akrebin gerçek anlamda bir ağız yapısı yoktur. Yakaladığı avını önce karın kıskaçlarıyla ezip öğütür; daha sonra bu besini, tam kalçalarının arasında yer alan kenarı keskin ayaklarıyla bir bulamaç haline dönüştürür; sonunda da bu bulamacı ağzıyla emer. Bu aslında, hayvanlar arasında rastlanan son derece eski bir çiğneme çeşididir ve akrebin havayı solumaya başlayan ilk eklembacaklılardan biri, hatta belki de ilki olduğunun kanıtlarından biri sayılır.
Bu arada bilinmesi gereken önemli noktalardan biri de, akrebin zehri' ni harcama konusunda tutumlu olduğudur: Ancak yakaladığı av kurtulmak için güçlü bir çaba gösterirse ya da bir saldırı karşısında kalırsa zehrini hiç duraksamadan kullanır. Yılanlardaki gibi akreplerin zehri de, zehirlenmeye karşı serum yapımında kullanılır. Bunun için, bir atın ( ya da eşek, keçi gibi bir başka evcil hayvan) zehre karşı bağışıklık kazanması sağlanır ve bağışıklık elde edilince, atın kanından tedavi amacıyla kullanılan serum yapılır. Bu serum, akrebin sokmasından en çok birkaç saat sonra verilirse yararlı olabilir; aksi taktirde akrep tarafından sokulan kişi ölebilir

20 Haziran 2016 Pazartesi

Arılar Ne Balı İstenirse Yapar


Arılar Ne Balı İstenirse Yapar

    Bal arısı (Apis mellifera) ve karınca, "Zarkanatlılar" denilen gruba girerler. Arılar ile karıncaların ağız yapıları arasında büyük fark vardır. Arılar balözü emer, tane toplayamazlar. Karıncalar öz ememez ancak ağızlarında tohum ve bunun gibi benzeri şeyleri taşıyabilirler. 
    Arının hem karnını doyurması, hem de toplumun tümünün yararlanacağı yiyecekleri taşıması gerekir. Bunun için olabildiğince çok besini yuvaya taşıma sorununu çözmelidir. Bu yüzden yediklerinin bir bölümüyle karınını doyururken, ger kalan bölümünü sindirim işlemini durdurarak midesinde yuvaya taşır. Orada midesinden çıkartarak, görevleri olduğu için dışarı çıkamayan genç arılar ve kurtçukların beslenmelerini sağlarlar. Buna ilave olarak vücudundaki özel kıllara yapışan ve kılların oluşturdukları ceplere çiçek tozları girmesini sağlarlar. Bir çiçekten diğerine geçerek kimi zaman yüzlerce çiçeğe konarak yuvaya olabildiğince yiyecek getirmeye çalışırlar.


Arıların Çiçek Tozu Taşıması

    Arılar, çiçek gezileri esnasında bir çiçekten aldığı çiçek tozunu aynı türden bir başka çiçeğe taşırlar. Bu tozlardan bir tanecik, çiçeğin tepeciğine (dişi organın giriş kapısı) yapıştığı anda o bitkide döllenme başlar. Eğer konduğu çiçeğin tepeciğine bir başka tür çiçekten alınan çiçek tozu yapışırsa, bu erkek hücre tepecikten girip döllenmeyi başlatamaz. Başka bir şekilde açıklamak gerekirse; erkek hücrenin kokusu tepeciğin kokusuyla karışıp döllenme yolunu açamaz. Bunlar, bunlar birbirlerini iten aynı kutuplar gibidirler.
    Bitkilerin meyve vermeleri için, bu döllenme olayı oldukça önemli ve gereklidir. Dolayısıyla olgunlaşan çiçeklerde tepecik, onu dölleyecek bir çiçek tozu (polen) bekler ki gelişip meyve versin ve türünün devamlılığını sağlasın. Bitkilerin vazgeçilmez bu isteklerini ve böceklerin özellikle arıların ne denli etkili taşıyıcılar olduklarını bilen bağ, bahçe sahipleri arı kovanlarının mülklerinin içinde veya hemen yakınlarında olmalarını isterler. Arıların da istediği şey kovanlarına taşıyacakları çiçek tozudur. Bu da çiçekli bitkilerin bol olmalarını gerektirir ki bahçeler bunu sağlarlar.


    Tarımcılar artık tek bir ürün üzerinde durmamaktadırlar. Bunun için portakal, mandalina, elma, muz, ve benzeri bitkilerin bahçeleri kurulmaktadır. Hangi tadı veren bal isteniyorsa, arı kovanları o bahçe, tarla içine ya da yakınına getirilerek istenen türde bal elde edilebilir. Arılar Ne Balı İstenirse Yapar çok zeki ve çalışkanlar canlılardır.
    Hatta denize yakın bölgelerde arıların bir engelle veya arı avcılarıyla karşılaşmadan istenilen tür bal yapmaları için kovan yüklü gemiler bu bahçelerin karşılarına demirleyip arıların kısa bir uçuştan sonra buralara ulaşıp çiçek tozu toplamaları sağlanır. Böylelikle arı elde edilmesi istenilen türde bal yapabilecektir.

15 Haziran 2016 Çarşamba

Kirpiler Hakkında Bilmediğiniz İlginç Bilgiler


Kirpiler Hakkında Bilmediğiniz İlginç Bilgiler

    Kirpiler, Kirpigiller familyasına mensup son derece sevimli, yuvarlak bir burna, ufak kulaklara, siyah boncuğa benzer gözlere sahip memeli canlılardır. Koku alma duyuları çok gelişmiştir.  
Ayaklarında beşer parmakları bulunan kirpilerin boyları 13 ile 30 cm arasında değişiklik gösterir. Ağırlıkları da 400 gr ile 1200 gr arasında değişir. Çapları 1-2 mm olan dikenlerinin uzunluğu 1-2 cm i bulabilir.

Dikensiz Kirpi Cinsi

    Dikenleri olmayan tek kirpi cinsi Malaya Kirpisi ismindeki türdür ve saldırı anında dikenleri olmadığı için kendini savunmaya çalışırken top şeklini alır.
Ortalama 18 yıl kadar yaşayabilen kirpilerin bünyesi yılan zehri gibi zehirlere karşı dayanıklıdır. Bazı tür kirpiler saldırı anında dikenlerini düşmanına fırlatabilirler. 

Kirpi Yuvaları Nasıldır?

    Genellikle toprak altında olan kirpi yuvalarının, iki çıkış kapısı bulunur. Toprak altındaki yuvalarına yosun ve yaprak gibi bitkileri taşımak için dikenlerinden yardım alırlar. Bunu da sevimli bir şekilde yaparlar, kirpinin hoşuna giden bir yaprak olursa onun alıp taşımak için yaprağın üzerinde yuvarlanır ve dikenlerine saplanmasını sağlar, Sonrada yuvasına taşır. Kirpilerin iki ayrı yuvası bulunur ve yazlık ile kışlık yuvalar birbirinden farklıdır. Hava sıcaklığı  4 °C’nin altına düştüğünde kış uykusuna yatarlar. Genellikle gece avlanan kirpiler, böcekler, küçük memeliler, yılan yavruları gibi canlılarla beslenirler.

    Kirpilerinn ezeli düşmanları yılanlardır. Özellikle dişi kirpilerin fiziksel yapısı erkek kirpilerden daha güçlüdür. 30-39 günlük bir gecelikten sonra tek batında 3-8 yavru dünyaya gelebilir. Doğumdan henüz birkaç saat sonra yavru kirpilerin dikenleri çıkmaya başlar. 

Evcil Kirpiler Nasıl Beslenir?

    Kirpiler kedi mamalarını çok severek tüketebilirler. Fakat asla inek sütü gibi laktoz içeren gıdalar verilmemelidir. Laktozu sindiremeyen kirpiler, ishale bağlı olarak sıvı kaybından ölebilirler. Yetim kalan kirpi yavruları, yabani hayvan bakımı konusunda tecrübeleri kişilerden yardım alarak büyütülmelidir. Eğer yavru kirpilerin dişleri çıkmışsa, konserve ıslak kedi maması verilebilir.